Akut İnme
Akut inme tedavisi (beyin damarlarına pıhtı attığı andaki acil tedavi)
Beyin damarlarından birine pıhtı atması durumunda hastada bilinç kaybının eşlik ettiği ya da etmediği, ani felç hali gelişir. Felç beyin fonksiyonlarından bir ya da daha fazlasının ani kaybı anlamını taşımaktadır. Kol ve bacaklarda kuvvet kaybı, ani görme ve konuşma kaybı felç durumunun örneklerindendir. Akut inme zamana karşı bir yarıştır. Erken tanı ve tedavi hayat kurtarırken, geç kalınması hayati tehlike, koma ya da kalıcı ağır felç ile sonuçlanabilmektedir. Akut inmede, hastanın akut inmenin medikal ve gereğinde endovasküler tedavisini yapabilen, konusunda tecrübeli nöroloji, girişimsel nöroradyoloji ve anestezi uzmanları olan bir merkeze en kısa zamanda yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. İnmenin ilk 2 saatinde hastaneye yetiştirilebilen hastaların kol damarından verilecek pıhtı eritici ilaç tedavisine (medikal tedavi) iyi yanıt verme ve herhangi bir ek girişimsel tedavi gerekmeden düzelebilme olasılıkları daha yüksek olmaktadır. İki saatten uzun sürede hastaneye getirilen hastalarda medikal tedavi ve gerektiğinde zaman kaybetmeden endovasküler tedaviye alınmaları gerekmektedir. Endovasküler tedavi tercihan genel anestezi altında yapılan ve oldukça büyük tecrübe gerektiren bir işlemdir. Tedaviyi yapacak olan hekimlerin hastayı değerlendirebilecek yeterli nöroloji bilgisi, hastanın Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Bilgisayarlı Tomografik Anjiyografi (BTA), BT ya da MRG ile yapılan beyin perfüzyon çalışması gibi ileri görüntüleme yöntemlerini uygulayacak ve değerlendirecek düzeyde nöroradyoloji eğitimi ve boyun ve beyin damarları ile ilgili her türlü anjiyografik tedaviyi uygulayabilecek düzeyde girişimsel nöroradyoloji eğitimi ve tecrübesi olmalıdır. Ülkemizde bu eğitimi ancak radyoloji uzmanlığını tamamlamış ve bu eğitimin üzerine en az 2 yıl süreyle tanısal ve girişimsel nöroradyoloji eğitimi görmüş hekimler alabilmektedir.
Hasta anjiyografi ünitesinde genel anestezi aldıktan sonra kasıktan küçük bir iğne ile girilerek damara ince bir boru sistemi yerleştirilmekte; tüm işlemler bu boru sistemi içinden yürütülmektedir. Bu sistemin içerisinden, kateter adı verilen ve beyin damarlarının çapına uygun olarak dizayn edilmiş çok ince borular ilerletilerek tıkalı olan damara ulaşılır. Pıhtının yeri tam olarak tespit edildikten sonra pıhtı eritici ilaçlar ve/veya beyin damarları için özel olarak tasarlanmış pıhtı çıkarma sistemleri kullanılarak pıhtıyı eritme ve/veya çıkarma işlemi uygulanır ve pıhtı mümkün olduğunca tümüyle ya da büyük oranda ortadan kaldırılmaya çalışılır. Beyin damarlarında istenilen açıklık sağlandıktan sonra işlem sonlandırılır, tüm boru sistemleri damardan çıkarılıp kasıktaki giriş yeri özel bir cihaz ile kapatılır. Böylece dikiş atılmasını bile gerektirmeyecek boyutta küçük bir girişim ile tedavi tamamlanmış olur.